TÜRK EDEBİYATINDA EN İYİ GİRİŞ CÜMLELERİ
Türk edebiyatı’nın en iyi giriş cümlelerini derledik. Sizlerde istediklerinizi yorumlar kısmına yazabilirsiniz.
Oğuz Atay / Tutunamayanlar
“Olay, XX. yüzyılın ikinci yarısında, bir gece, Turgut’un evinde başlamıştı. O zamanlar daha Olric yoktu, daha o zamanlar Turgut’un kafası bu kadar karışık değildi.”
Adalet Ağaoğlu / Bir Düğün Gecesi
¨İntihar etmeyeceksek içelim bari…¨
Yaşar Kemal / Demirciler Çarşısı Cinayeti
“O güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler.”
Mustafa Kutlu/ Uzun Hikaye
“Ben o zamanlar on altı yaşındaydım, lise birde.”
Orhan Pamuk / Masumiyet Muzesi
“Hayatımın en güzel günüymüş, bilmiyordum”
Yusuf Atılgan / Aylak Adam
‘’Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. İçimdeki sıkıntı eridi.’’
Sabahattin Ali / Kürk Mantolu Madonna
‘’Şimdiye kadar tesadüf ettiğim insanlardan bir tanesi benim üzerimde belki en büyük tesiri yapmıştır.’’
Adalet Ağaoğlu / Fikrimin İnce Gülü (Sarı Mercedes)
‘’Sürücüsüne göre balrengi olan Mercedes, sabırsız, neredeyse son bir atılımla hızlandı.’’
Tezer Özlü / Yaşamın Ucuna Yolculuk
‘’Yılın bu en güzel ilkbahar gününde bir an, bir saat ya da süresizlik gibi algıladığım bu belirsiz sürede ‘’Acının Durgunluğu’’nu okurken tüylerim ürperiyor.’’
Barış Bıçakçı / Bizim Büyük Çaresizliğimiz
“Her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilirdi bizi?’’
Hasan Ali Toptaş / Ölü Zaman Gezginleri
“Bir kuşluk vakti,balkonda oturuyorduk.Sen maviler giymiştin,omuzlarından dökülen saçların usul usul uçuşuyordu.Yüzüme bakıyordun ikide bir,derime sinen geldiğim yeri arıyordun belki;ellerimin nasıl el olduğunu,kirpiklerimin nereye doğru kıvrıldığını öğrenmek istiyordun.”
Orhan Pamuk-Yeni Hayat
“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.”
Murat Uyurkulak / Tol
“Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu / Erenlerin Bağından
“Yıllar yarlardan, yarlar yıllardan vefasız… Kara baht bir kasırga gibi. Bu ne baş döndürücü iş? Geceler günleri, günler geceleri kovalıyor; cefalar cefaları kolluyor. Tevekkül güç, isyan vahim; felek hiç felek hiç rahmetmeyecek mi? Heyhat, onu döndüren kara bahtın kasırgası…”
Aziz Nesin / Zübük
“İt kağnı gölgesinde yürür de kendi gölgesi sanırmış.”
İhsan Oktay Anar / Amat
“Peygamber efendimizin ve onun tebliğ ettiği kitaba iman edenlerin Mekkeli putperestlerden gördükleri eza ve cefa nedeniyle Medine’ye hicretlerinden 1080-1082 yıl, İsa aleyhisellamdan ise 1670 yıl kadar sonra, şevval ayının üçüncü gecesi, debdebesi ve cağcağasıyla yedi iklim dört bucağa nam salmış o kostantiniye şehri, gökyüzündeki karanlık bulutların altında yorgun bir dev gibi uyumaktaydı.”
Hüseyin Nihal Atsız / Ruh Adam
“Kamlançu ülkesine bahar gelip de kuşlar ötüşmeye başlayınca, ağaçlarda ve yerlerde çiçekler açınca yüzbaşı Burkay yine o büyük çam ağacının yanına geldi.”
İhsan Oktay Anar / Puslu Kıtalar Atlası
“Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı kâinattan 7079 yıl, İsa Mesih’ten 1681 ve hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Konstantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı.”
Metin Kaçan / Ağır Roman
“Kolera Sokağı’nın en kral kevaşesi Eda, yatıştan sonra apış arasını yıkadığı suyu, hurdaya çıkmış metal artıklarından yapılma kerhanenin pencere iskeletinden şık bir figürle boşluğa saldı.”
Ahmet Hamdi Tanpınar / Saatleri Ayarlama Enstitüsü
“Beni tanıyanlar, öyle okuma yazma işleriyle büyük bir ilgim olmadığını bilirler.”